24 Temmuz 2015 Cuma

Bir "Freak-out" Yazısıdır..

Öğretmen oldum, kırmızı 8 li hala aklımdan çıkmıyor.. Öğrencilerime düşünmeyi hiç öğretmedim örneğin.. Düşünceyi doğa ile pratik ettirmek mesela.. Sanırım bir ara üniversite yıllarında bir kitap önzünüde  gördüğüm bir şeydi bu.. Ama kırmızı 8 gelseydi dışarı koyuyordum.. Bu gerçek.. “Evren mi? Kim, ne? Kenan ı mı diyorsun..? Yoksa Kepler falan mı yani..”

Sonra imam oldum bi ara ben.. Ne parasına ölüler yıkadım anlatamam.. Caminin tuvaletini temizlemek hiç aklıma gelmedi ama.. Ve o mevlüd yemekleri.. Var ya, denemelisin.. “Ne? Kola mı? İçmem, İsrail malı.. Bu arada benim Toyota yı gören var mı? Park ettiğim yeri unuttum da ;) Hobi mi? Hobi ne lan? Çukulataydı dii mi o? Hı? “

Dernek başkanı da oldum bir ara. Hem de Atatürkçü Düşünce Derneği başkanı.. Boru değil yani..;) Çok yemek verdik ve onuncu yıl marşını çok söyledik.. Sağolsun Kenan.. En Atatürkçü olanımız o.. Ama hiç resim ya da bir heykel sergisine gitmedim.. Mesela bir gün yanımda bir ilçe parti başkanı vardı. Bir sergi salonunun tuvaletini kullandık.. O kadar. Ama kimdi, ne sergisiydi bakmadım yani.. Açılışa çağırılsaydık tabi durum başka olurdu.. “ ”Atatürk diyor ki..” sadece.. Hem bu yıl çok anahtarlık yaptırdık.. Ata baskılı.. N’aber..”

Yukarıda bahsi geçen ilçe party başkanı benim. Övünerek söyleyeyim bu CHPparty.. Sadece özel gün kutlaması yapar, ölü anarız. Gezi bizim.. Basında sansürün kalktığı günü kutlarız ama hala basın özgürlüğünün gelmediğini pek eleştirmeyiz. Zira iktidar olacağımız gün yakındır.. Pek demem o yüzden.. Kısmen de olsa yasak bize de lazım dii mi ;) “Nasıl neredeydik o gün, yemekteydik ya lan.. hani o sahilde verdiğimiz yemekte.. Hani masalarda ışıklı meyvalar vardı.. Küba geceleri gibiydi.. Rakılar içiyor, türkü söylemek için tuttuğumuz çocuk ise Mahsuni den söylüyordu.. Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana.. Hatta ….”

MHP li olduğum zamanlar da oldu tabi.. Türk tarihini bilmek hak getiriyor diye bilmedik.. Kürşat sadece iyi saz çalan bir çocuk olarak aklımızda.. Liseden.. Bazılarımız ise kürt bayrağı diye Jamaika bayrağını yaktı.. İnanın ben bile güldüm.. E naapsınlar, bulamış çocuklar.. Ama hala Jamaika bayrağını nereden buldular bilemiyorum.. Ya da hangi ülke bayrağıysa artık, bilmiyorum.. “Evet sadece Türk olacak, başka marka istemem.. Grev mi? Bir MHP liye grev mi diyorsun sen so now..? Evet asgari ücret az tabi ama, bilemedim şimdi.. Bunun için greve gidersek rezil oluruz be kardo.. Doğamıza aykırı..”

Devrimci bile oldum.. Kapital diye bir kitap dediler önce,, Abi okur gibi yaptım ama okumadım ne yalan söyleyeyim.. Aramızdan iki üç kişi başardı okumayı.. Onları da ya anlamadık ya da onlar tam anlamadılar kitabı.. Bilmiyorum işte.. Bir sürü birleştiremediğimiz çelişkiler.. Birleştiremediğimize “uzlaşmaz” dedik.. Tanrı yoktur dedik ama gece yatağa girince götümüz yemedi, içimizden dua ettik.. Hala bir yanımız “Cübbeli nin dediğine bakarak “Ya varsa lan..” falan diyor. Örneğin hala anlamamışımdır Tanrı ya inanmadığımız halde Alevilik ile gönül bağımızı.. (Ama bu hala birleştiremediğimiz bir ilişki ve “uzlaşmaz” da demediğimiz bir paradokstur.) Diğer yanımız ise bir türlü Acun dan kopamadı.. En sol günlerde Face profil resmi hemen Che olurdu.. Bir günlüğüne de olsa hepimiz aynı düşünebiliyorduk. Güzel günlerdi be o günler.. Devrimi, hala caddelerde biz tankların üzerindeyken karanfil atan kızlara benzetiriz.. Hehe Hani var ya Coming Soon, biz onu komik son algılamışız.. “Pek yakında devrim sinemasında.. Hadi bi türkü bar yapalım.. Eski solcular bir anma yemeğinde “Zafere kadar devrim” dedi.. Garsonlar güldü.. “


Sssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssssss falan yani….


Bir gün şu oldum, bir gün bu oldum, bir gün o oldum, be or not to be, onun gibi oldum, Yeşilmişik gibi oldum,…………….. devam eder ve kısaca;

Alevi oldum cemevinde çalışan inşaat işçilerine su bile vermedim,
Veteriner oldum sokak hayvanları için bir kap su koymadım,
Sanatçı oldum öykünmeden duramadım,
Sunni oldum Alevileri yaktım,
Şafi oldum China ya köpek sattım. (Onlar daha beter çıktı, festival yaptılar..)
AKP li olmayı bile denedim Reza Zarrap, Zuckerberg’ in kankisi çıktı,
Balıkçı oldum dibi kazıdım hunharca,
Fizikçi oldum Gazi koşusu reklamları yaptım,
Kürt olmadığım halde HDP li oldum ama parti binasına bi Deniz Gezmiş posteri astıramadım,
Hacı oldum, ürettiğim mal bok gibi (Tanrı’ya rağmen, hem de bile isteye;)

Daha bu liste çok uzar.. Kısacası bir sürü iş yaptım. Dikiş yok tabi. Ama en sonunda kendime tam istediğim gibi bir iş edinebildim.. Çok genç bir patronum var. Adı Marc Zuckerberg. (Soyadına dikkat bu arada, çok tehlikeli) Çok zengin uşak.. İşim basit. Tek yapmam gereken şey kurduğu Facebook sitesinde sağ üst köşede duran dünya grafiğine bakıp, orada kırmızı bir bildirimi beklemek. Bu kadar.. İyi çalışırsan bu bildirim sayın artıyor ve mutlu oluyorsun.. Biraz da paylaşım tabi.. Ee kolay işin biraz da zor yanları olmuyor değil. Bereket paylaşımlar beleş.. Sivilde bir bardak suyu bile paylaşmayacağın kişilerle burada istediğini paylaşıyorsun. Beleş yani.. Arasıra siyaset ve poetika üzerine birkaç küfür de sallamak gerekiyor tabi. Ama mektupla çocuk yapmak gibi bir şey bu.. Çünkü bu kadar uzaktan seni kimse yakalayamaz.. Tıpkı Tool un Vicarious ta dediği gibi  

neden öylece itiraf edemiyoruz?
neden sadece itiraf edemiyoruz?
kan akana kadar ara vermeyeceğiz
ne cesurca ne cüretli
ne de çok parlak anlatılmış bir hikaye,
kan bir dalga halini alana kadar ara vermeyeceğiz.
bir şeylerin benden uzak ,
güvenli bir mesafede ölmesini izlemeye ihtiyacım var
gıyabında bütün dünyanın ölümünü yaşarken
senin bütün hissiyatında aynı,
neden itiraf etmiyorsun?.......

Peki mutlu muyum? Yesss.. Siz hiç içtiğiniz akşam üzeri kahvesinin fotoğrafına bir saat içinde 200 beğeni alıp mutlu olmadınız mı yoksa….? Ne ayıp..
Kim miyim? Tabiki Hotel Kaliforniya dan.. Freak-out yazısı bu. Arabanın arka koltuğunda düzüşmek tir freak-out.. Şoförünü bilmezsin. Umurunda da olmaz yani..  Ya da bunu  o hani bilmem ne.com sitesi var ya, hani kırk yıl sonraki halini falan koyuyor geyikler için, hah işte oradan öğrenebilirsiniz.. 

Şimdi;
Deneyimler: İş basit ve güzel ama Marc sürekli Züküyor, haberiniz olsun.. Uyarmadı demeyin..

Varsayımlar: İşimi akıllı ve uslu yaparsam bir gün bu topraklarda da Işid i görebileceğimi söylediler.. Tabi yedek kafanız varsa..;)

Anahtar Kelimeler: İstenmeyen tüylere yüz sürmek, George Orwell, Godot’ nun pezevengi, Çellomun alt teli(basma yaram kan gider), Cami avlusuna düşen tohumlar, Facesupanallah, Hobi ne lan, Kürşat ve şemsiyesi vb.

Çıkarımlar: Ne kadar Face, o kadar My Face.. Sürekli Face ise Marc=1/Zerrap,, Hani o iki ucu da pis olan değnek var ya, hah işte o.

NOT: Bahsi geçen konuların hepsi yaşamış olduğum ve sürekli yaşadığım olaylardan alıntılamadır.. Kim alınırsa alınsın. Çok önemi yok benim için.. İstisnalar kaideleri bozmazlar. Sadece bu iş için varlar anlayacağınız..

Ercan Yaren